Sağlık

Trombosit nedir? »Tanımı ve anlamı

Anonim

Trombositler kanda dolaşan küçük hücrelerdir; kan pıhtılarının oluşumuna ve hasarlı kan damarlarının onarımına katılırlar.

Bir kan damarı yaralandığında, trombositler hasarlı bölgeye yapışır ve kanamayı durdurmak için yüzeye yayılır (bu işlem adezyon olarak bilinir). Aynı zamanda trombositlerin içinde yer alan ve granül adı verilen küçük keseler kimyasal sinyaller verir (bu işleme salgı denir). Bu kimyasallar, diğer trombositleri yaralanma bölgesine çeker ve kümelenmelerinin trombosit tıkacı olarak bilinen şeyi oluşturmasına neden olur (bu işleme agregasyon denir).

Trombosit, plakadan türetilen bir kavramdır. En yaygın kullanımlarından biri biyoloji alanındadır ve omurgalılarda bulunan bir hücre sınıfını ifade eder ve kanın pıhtılaşması sırasında çok önemlidir.

Düzensiz şekilli bu hücrelerin çekirdeği yoktur. Trombositler kan dolaşımında bulunur ve kanamayı durdurmaya yardımcı olan kan pıhtılarının gelişiminde anahtar rol oynarlar. Bu nedenle her trombosit, hemostaz olarak bilinen sürece müdahale eder, bu da kanın dolaşıma izin veren damarları terk etmediği anlamına gelir.

Trombositler, kemik iliğinde trombopoez yoluyla üretilir. Bu üretimi düzenlemekten sorumlu olan trombopoietin adlı bir hormon var. Trombositler kana girdikten sonra dalakta depolanır, ancak aynı organ ve karaciğerde bulunan hücreler tarafından da yok edilirler.

Bozuklukları trombosit fonksiyonu kanama veya çürük eğilimi neden plateletler gibi çalışmaz olan durumlardır. Trombosit tıkacı düzgün şekilde oluşmadığı için kanama normalden daha uzun süre devam edebilir.

Trombositler kanın pıhtılaşmasında birçok rol oynadığından, trombosit fonksiyon bozuklukları, değişen yoğunlukta kanama ataklarına yol açabilir.

Rejenerasyon bir amaç olarak, bu süreç tamamlandıktan sonra, trombositler, yaralı dokunun hücrelerini yeni bir doku oluşturmak için uyarma ve böylece yarayı onarma işlevine sahip trombosit büyüme faktörleri olarak bilinen bir dizi maddeyi serbest bırakabilir. özellikle kan damarlarında gerçekleşir.

Bu rejeneratif kapasite, hem yaşlanma sürecinden hem de dejeneratif hastalıklardan etkilenen dokuları onarmak için oldukça olumlu sonuçlarla trombositten zengin plazma fraksiyonunun kullanılmasına yol açmıştır.