Frekansı insan kulağının duyulabilir spektrumunun (yaklaşık 20 Hz) altında olan bir akustik dalga veya ses dalgasıdır.
Infrasound , fil gibi büyük hayvanlar tarafından uzun mesafelerde (parkurdan 100 ila birkaç kilometre uzakta sesler) sorunsuz bir şekilde iletişim kurmak için kullanılır. Anahtar bu da yakalamak dalgalar (küçük başlı hayvanların aksine) frekansı ile doğrudan orantılıdır hayvan gibi, bu mesafelerde duymak, kulakları ayrılmasıdır. Son zamanlarda, fillerin sadece kulaklarıyla değil, aynı zamanda tırnakları düşük frekanslı seslerin iletkeni görevi gördüğü için kendi bacaklarının ürettiği titreşimleri hissetmek için de infrasound kaydettikleri gösterilmiştir.
Infrasound, onu uzun mesafelerde iletişim kurmak için kullanan çeşitli hayvanların, özellikle de filler gibi daha büyük hayvanların bir avantajıdır.
Muazzam mesafelerde duyma yeteneği, kafalarının boyutu ve algıladıkları frekansla doğru orantılı olan kulaklarının ayrılması sayesinde makuldür. Fillerin, bacaklarının hareketleriyle ürettikleri titreşimleri algıladıklarında, tırnakları düşük frekanslı seslerin iletken algılayıcıları gibi hareket ettikleri için infrasoundu yakalamayı bile başardıklarını belirtmekte fayda var.
Infrasound'un ana uygulaması nesne algılamadır. Bu, göreceğimiz gibi, ultrasonun aksine, bu dalgaların ortamdaki zayıf emilmesi nedeniyle yapılır. Örneğin, 10 Hz'lik bir düzlem dalgası, sudaki 1000 Hz dalgadan dört kat daha az emilir.
Dezavantajı, tespit edilecek nesnelerin oldukça büyük olması gerekliliğidir, çünkü bu tür frekanslarda, dalga boyu çok büyüktür, bu da nesnenin minimum çapını sınırlar. Bir örnek olarak, bir 10 Hz infrasound havada 34 m'lik bir dalga boyuna sahip olmasıdır ki, daha sonra en az boyutuna sahip olmalıdır tespit edilecek olan nesneler için hava içinde 20 m ve su içinde 100 m.
İnfrasoundla ilgili merak edilen bir nokta da , insan vücudunun bu tür sesleri kasların birbiri üzerine kayarak kulaklardan hatta kalpten geçerek üretebilmesidir.