Uyumsuzluk, basitçe tutumlarda, davranışlarda ve inançlarda tutarlılık eksikliğidir. Örneğin, düşündüğümüzün tersini söylemek ve söylediğimizin tersini yapmak. Dolayısıyla ünlü deyiş "dediğimi ama yapmayacağım yap." Popüler Atasözümüz ne kadar akıllıdır!
Dilimizde tutarsızlık, tutarsızlık veya saçmalık gibi eş anlamlı terimler kullanıyoruz. Bu nedenle mantık ve tutarlılık zıttır.
Konuştuğumuzda bazı temel mantık kurallarına uymalıyız. Sözlerimiz mantıksal ilkelere saygı göstermiyorsa, bir uyumsuzluk vardır. Bu anlamda, çelişkisizliğin temeli bir uyum ölçütüdür, çünkü bir şeyin bir şey olduğunu ve aynı zamanda olmadığını söyleyemeyiz (Juan uzun ama kısa bu ilkeye uymuyor). Bir şey zorunlu olarak kendisine eşit olduğu için kimlik ilkesi başka bir temel kriterdir. Bu iki ilke, dili etkileyen düşünce yasalarının açık örnekleridir. Aslında onlara saygı duymamak net bir uyumsuzluk göstermektedir.
Bazı retorik figürlerin belirli bir uyuşmazlığı vardır, ancak bu kesin bir çelişki değil, bir dil oyunudur. Örneğin, paradoks içimizden "müzik, Santa Teresa ünlü ayet bahsediyoruz ekspres ben içimde yaşayan olmadan yaşamak, bir gibi birinin" veya açıklama insanın zengin ve fakir. Tiyatro saçma ve sürrealist sanat da net bir mantıksız ve yersiz bir anlamı var, ama bu onların anlamsız olduğu anlamına gelmez.
Bazen eylemlerimizle çelişen şeyleri onaylarız. İyi duyguları olan bir insan olduğumu ama başkalarına yardım etmediğimi söylersem, bir tutarsızlık diyorum çünkü söylediklerimle yaptıklarım uyuşmuyor.
Birisi, sözleri doğru olmasa bile doğruyu söylediğine dürüstçe inanabileceğinden, tutarsızlık illa ki bir yalan değildir. Söylediğimiz kelimeler ile davranışlarımız arasındaki uyuşmazlık içsel bir çelişkinin ifadesidir.
Birisi bir hedefe ulaşmak istiyor ancak buna göre hareket etmiyorsa, başka bir çelişki buluruz. Dolayısıyla İngilizcemi geliştirmek istediğimi ama artık çalışmadığımı söylersem, uyumsuz oluyorum.