Yaşlanma, kendi başına, kademeli, dinamik ve tersine çevrilemeyen bir süreç olarak bilinir; bu , farklı organların ve sistemlerin, çevrede veya iç ortamdaki sürekli değişikliklere etkili bir yanıt sunmak için kapasitelerinde bir azalma anlamına gelir.. Bu süreçte, bir dizi biyolojik, psişik ve sosyal unsur söz konusudur ve bugüne kadar bilim adamları bu olayın neden meydana geldiğini açıklayan tek bir neden belirlememişlerdir, bunun yerine birbiriyle ilişkili bir dizi faktör suçlanmıştır. diğerleri. Yaşlanmanın temel özelliklerinden biri, zaman geçtikçe ortaya çıkan morfolojik ve fizyolojik tipin belirgin şekilde değiştirilmesidir.
Yaşla bağlantılı fizyolojik değişikliklerin bilinmesinin, yaşlanma sürecinin özellikleri ile bunama gibi yaşlanmayla ilgili olmayan hastalıkların belirti ve semptomları arasında bir fark yaratma olasılığı sunduğu unutulmamalıdır. ve birkaç isim vermek gerekirse anemi. Öyleyse hiç şüphe yok ki, genellikle yaşlı yetişkinleri etkileyen çok sayıdaki sorun, tüm biyolojik, psikolojik, sosyal ve ekonomik yönlerin her birinden bağımsız olarak bireysel bir bakış açısıyla dikkate alınmasını gerektirir.
İnsanlarda yaşlanma süreci, çeşitli uzmanların görüşüne göre 40 yaşında başlar, öyle ki 40 ila 60 yaş arasında kişilerin başarılı yaşlanmayı sağlamak için gerekli önlemleri alması önerilir, başka bir deyişle, hastalıklardan muzdarip olmadan yaşam beklentisini uzatabilmek ya da bunu başaramayarak onları olabildiğince azaltabilmek.
Yaşlanmayla yakından ilgili iki terimi ayırt edebilmek çok önemlidir, bunlar kronolojik yaş ve biyolojik yaş:
Kronolojik yaş ise bir kişinin doğum gününden itibaren geçen süreye göre yaşıdır, başka bir deyişle bireyin yaşı olduğu söylenebilir. Buna karşılık biyolojik yaş, belirli bir yaş için standart modellere kıyasla devletin işlevsel organlarına karşılık gelen yaştır.