Bir Medeniyet, medeni olan topluluktur. Uygarlaşmak için, davranışların ve yaşam tarzı iyileştirmelerinin en önde geldiği aynı toplumlar tarafından empoze edilen bir dizi gereksinimin karşılanması gerekir. Kavramı biraz daha anlamak için, terimi etimolojik olarak inceleyelim: Üç Latince köke ayrışır, "Civilis" anlamına gelen "Civilis", "Dönüştür" anlamına gelen "Izare" ve "Cion", "Action and Cion" anlamına gelen bir sonek. Etki"
Öyleyse, etimolojisine göre bir Medeniyet, insanlar arasındaki ilişkiyi düzenlemek için oluşturulan yasalarda yazılı yurttaşlık yönergelerinin gerektirdiği ilerlemeyi ilerletmek için belirli bir sosyal grubun karşılaması gereken koşullar kümesidir.
Bir topluluk, odalarını inşa ettikleri ve temel ihtiyaçlarını (su, elektrik, yiyecek) karşılamanın bir yolunu aradıkları küçük bir yerleşim yeri olarak başlar, daha sonra yerleşimin büyümesiyle, sokakların birlikte yaşadığı bir kasaba olur. evlerle birlikte kurumlar ve işletmeler aracılığıyla medeniyetin ilk modeli haline gelirler. Yeni teknolojilerin ortaya çıktıkça ve zaman geçtikçe uygulanması bu toplulukları medeni kılıyor.
Buna, insanların evde edindikleri ahlaki eğitimi tamamlayan sosyal hizmetlerin kalitesini eklemeliyiz, insanların entelektüel büyümesine yol açan politik, ekonomik ve eğitim sistemlerine, aynı zamanda gelişmeyi teşvik ettiklerine atıfta bulunuyoruz. insanlar ve diğer az ya da çok gelişmiş topluluklardan gelenler arasındaki ilişkiler. Bir ülkenin tüm engelleri ve toplumsal çatışmaları aşıp altyapı, siyasi, sosyal ve teknolojik yapı arasında birleşmiş avangart bir medeniyete sahip olmasıyla üçüncü dünya olmaktan çıktığı veya gelişmemiş olduğu söyleniyor.
Medeniyetler kendi başlarına, daha sonra kültürel bir karakter benimseyen ve aynı üyelerin teknoloji ve davranıştaki ilerlemelere rağmen sürdürdükleri, aynı zamanda bir medeniyetin karakterinin bir parçasıdır, çünkü birini diğerinden farklılaştıran farklı geleneksel faaliyetler gösterirler.