Güneş Rüzgarı olarak bilinen, elektrik yüküne sahip bir dizi partikülden oluşan, esas olarak 100 keV'e ulaşabilen yüksek enerji yüklü hidrojen atomlarının çekirdeklerinden oluşan gaz emisyonu ile karakterize edilen bir fenomen, bunun yanında helyum atomlarının çekirdeklerini ve elektronları da içerirler. Bu iyonlar, manyetik alanın biraz daha zayıf olduğu yerlerde, iki milyon santigrat dereceyi aşabilen bir yüzey olan güneş koronasında üretilir. Önemli bir gerçek, parçacıkların saniyede 350 ila 800 km arasında salınan hızlara ulaşabilmesidir; yörüngesine yakın kısmı içintoprak, yüzde 5 birim metre küp yoğunluğa sahiptir.
Bu astronomik bir fenomen olarak kabul edilir, güneş aktivitesi döngüsü olarak adlandırılan döngü şeklinde üretilir, yaklaşık on bir yıllık bir süreye sahiptir ve dönüşümlü olarak güneşin manyetik alanları tarafından kontrol edilir. Hem frekans hem de yoğunluk olarak daha az aktif olduğu büyük güneş aktivitesinin zamanları.
Güneş rüzgârını oluşturan bu parçacıklar, saniyede 450 kilometreye varan hızlarda uzayda seyahat edebiliyor, bu nedenle 3 ila 5 günlük bir sürede dünyaya ulaşma kabiliyetine sahip. Bu fenomen, uzayda, farklı gezegenlerin yüzeyine ulaşabilen ve hatta güneş sistemimizin sınırlarının ötesine uzanan, güneşin manyetik alanına ve ayrıca yüzeyindeki önemli miktarda maddeye eşlik eden geniş bir dalga olarak iletilir.
Güneş'in dışına doğru fırlatılan sürekli bir parçacık akışının varlığı, İngiliz astronom Richard C. Carrington tarafından önerilen bir hipotezdi. Daha sonra 1859'da Carrington ve Richard Hodgson, daha sonra güneş patlaması olarak adlandırılacak olan şeyi ilk kez bağımsız olarak gözlemlediler. Bu fenomen, güneş atmosferinden ani bir enerji patlamasına işaret ediyor, böyle bir olaydan bir gün sonra jeomanyetik bir fırtına gözlemlendi ve Carrington ikisi arasında bir bağlantı olduğunu varsaydı.