Kıta sahanlığından deniz seviyesinden 200 ila 4000 metre aşağıda olan su altı alanına kıta eğimi olarak bilinir. Aynı zamanda "korkuluk alanı" veya kısaca "kaide" olarak da bilinir.
Temelde büyük bir rahatlamaya sahip olmasıyla karakterize edilir, böylece yüksek dağlar, derin vadiler ve devasa su altı kanyonları bulabilirsiniz. Buna ek olarak, bu tür bir alanda büyük heyelanların meydana gelmesi de yaygındır, çünkü bu tür yamaçların kökeni, diğer yakın kıtalardan bile gelebilecek çökeltilerin art arda oluşan birikiminde tam olarak aranmalıdır. Bütün bunlar, içlerindeki yaşam koşullarını gerçekten zorlaştırır, bu nedenle biyokütle önemli ölçüde azalır.
Temelde morfolojisi, her katın “normal” fay olarak tanımlanan şeyi sınırladığı basamaklara yıpranan eğimli bir düzlüğe dayanmaktadır. Genel olarak, bu zeminler herhangi bir tortu ile kaplı değildir, denizaltı kanyonları gibi çöküntülerin olması yaygındır.
Eğimin ayağı, kıta sahanlığından düşen tortuların birikmesinden oluşur. Kısacası, su altı morfolojisinin bir parçasıdır. Vadiler, dağlar ve büyük su altı kanyonları genellikle bu tür bir rahatlamada görünür.
Derinliği nedeniyle güneş ışığı kıta yamaçlarına ulaşmaz ve su sıcaklığı çok düşüktür. Bu aşırı ortamda, metan hidrat gibi gazlar yayan dev kraterler bulabilirsiniz. Okyanus yamaçlarında bu gaz sabit kalır, ancak sıcaklık değişirse bu gaz su ortamının derinliklerinden kaçar ve bu da çevreye zarar verir veya gemilerde ciddi kazalara neden olur.
Kıtasal yamaçlara ek olarak, denizin ve okyanusların derinliklerinde başka türden rahatlama türleri de vardır. Bu nedenle, abisal düzlükler büyük uzantılara sahip düz yüzeylerdir ve çökeltilerle kaplıdır. Bazı abisal düzlüklerde arazide bazı boşluklar vardır, bunlar daha çok guyots olarak bilinir (Guyots, konik bir şekle ve düz bir tepeye sahip deniz dağlarıdır). Öte yandan, bazı dipsiz düzlükler, okyanuslar boyunca uzanan deniz sırtları olan sözde okyanus sırtları tarafından kesintiye uğrar.